Giriş Yap
Üye Ol
Aramaya başlamak için en az 2 karakter yazmalısınız
Sanatın her dalı kıymetli, ancak en ünlü tabloların hikayesi söz konusu olduğunda ilgisiz kalmak neredeyse imkânsızdır. Farklı dönemleri ve hikâyeleriyle günümüzde de etkisini sürdüren bu başyapıtlar, kimi zaman döneminin akımlarını, kimi zaman ise soyut çizgileriyle sanatseverleri büyülüyor. Dünyanın dört bir yanında sergilenen eserler, ressamlarının hayal gücünü yansıtan ve kendi içinde derin anlamlar barındıran gerçek birer sanat hazinesidir.
Yazımızda, en ünlü tabloların hikayesi üzerinden sanat tarihine bir yolculuk yapıyoruz. Soyut tablo modellerinden portrelere, akım taşıyıcılardan sembolik anlatımlara kadar uzanan bu büyüleyici öyküler, sanat tutkunlarının ilgisini çekecek detaylarla dolu. Dünyanın en ünlü müzelerinde sergilenen bu eserlerin ardındaki sırları keşfetmeye hazır mısınız?
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
1665 yılında Hollandalı sanatçı Johannes Vermeer tarafından resmedilen Girl with a Pearl Earring (İnci Küpeli Kız), en ünlü tabloların hikayesi arasında öne çıkan bir eserdir. Bu başyapıt, Vermeer’in diğer kadın portreleri arasında farklı bir konuma sahip olup “Kuzeyin Mona Lisa’sı” olarak anılır. Resim, modelin hüzünlü ve delici bakışlarıyla adeta zamansız bir cazibe yaratmıştır.
Mauritshuis Müzesinde sergilenen bu eser, Vermeer’in sosyo kültürel farklılıklara duyduğu ilgiyi yansıtır. Modelin kimliği hala bilinmezken, eserin dinginliği ve sakinliği sanat dünyasında derin bir etki bırakmıştır. En ünlü tabloların hikayesi içinde kendine özgü bir yer edinmiş bu yapıt, sanatçının ustalıkla işlediği detaylarla sanat tarihinin unutulmaz eserleri arasına katılmıştır.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Vincent Van Gogh’un 1889 yılında resmettiği The Starry Night (Yıldızlı Geceler), en ünlü tabloların hikayesi denildiğinde ilk akla gelen eserlerden biridir. Modern Sanat Müzesi'nde (New York) sergilenen bu başyapıt, ressamın Fransa’da bir akıl hastanesinde bulunduğu sırada hayata geçirilmiştir. Van Gogh, hastanede geçirdiği zor günlerde parmaklıkların ardından gördüğü manzaraları ve kendi hayal gücünü harmanlayarak bu şaheseri yaratmıştır.
Sanatçının kız kardeşine yazdığı mektuplar, resmin ardındaki duygusal derinliği ortaya koyar. Parmaklıkların ardında, özgür bir ruhun yansıması olan bu eser, Van Gogh’un benzersiz hayal gücüyle süslenmiştir. Van Gogh tabloları arasında yer alan resimde hiç parmaklık yer almaması, ressamın ruhunun hiçbir koşulda sınırlandırılamayacağını ifade eder gibidir.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
En ünlü tabloların hikayesi arasında savaş karşıtı eserlerin başında gelen Guernica, Picasso’nun adını ölümsüzleştiren baş yapıtlardan biridir. 7’den 70’e herkesin bildiği bu eser, kaos ve şiddetin insan ile hayvan hayatına doğrudan etkisini çarpıcı bir şekilde resmetmiştir. 1937 yılında tamamlanan ve Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi’nde sergilenen tablo, İtalyan faşizmi ve Nazi Almanya’sının Guernica’yı bombaladığı dönemi gözler önüne serer. Siyah, beyaz ve gri renklerin ağırlıkta olduğu Guernica, savaşın dehşetini Picasso tablo modelleri arasında evrensel bir dile dönüştürmüştür.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
En ünlü tabloların hikayesi denildiğinde akla ilk gelen eserlerden biri olan Mona Lisa, gizemli ifadesi ve eşsiz teknik detaylarıyla dikkat çeker. Leonardo da Vinci’nin 1500’lü yılların başında tamamladığı bu eser, günümüzde Louvre Müzesi’nin en çok ziyaret edilen eseridir.
Bir kadın portresi olarak tasarlanan bu ünlü tablo, küçük boyutlarına rağmen büyüleyici bir etkiye sahiptir. Eserin, kaşları olmayan ve anlamlandırılması güç bir ifade taşıyan figürü, sanat dünyasında pek çok teoriye konu olmuştur. Ayrıca Mona Lisa’nın hikayesini daha da ilginç kılan olaylardan biri, 1911 yılında müzeden çalınarak iki yıl sonra bir otel odasında bulunmasıdır.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
En ünlü tabloların hikayesi içerisinde yer alan The Scream, Norveçli ressam Edvard Munch’un duygusal yoğunluğunu ve doğanın gücünü yansıtan bir başyapıttır. 1893 yılında tamamlanan bu eser, Munch’un ekspresyonist tarzının zirveye ulaştığı noktadır. Ressam, bu esere başlangıçta “Umutsuzluk” ismini vermiş, ancak daha sonra doğanın bir çığlık attığı hissini tasvir etmek istemiştir.
Resimde, kırmızı bulutlarla bezenmiş bir gökyüzü ve çığlık atan insan figürü dikkat çeker. İlginç bir şekilde, Munch’un bu çığlığı bir akşamüstü gerçekten duyduğunu iddia etmesi, eserin hikayesini daha da ilginç kılar. Günümüzde Oslo’daki Munch Müzesi’nde sergilenen resim, Edvard Munch tabloları arasında tartışmasız bir yere sahiptir. Siz de bu esere Tablohane aracılığıyla inceleyebilir, dilerseniz kanvas tablo gibi farklı formatlarda sahip olabilirsiniz.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
1906 ve 1907 yıllarında resmedilen Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey imzasını taşıyan, en ünlü tabloların hikayesi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ülkemizdeki en değerli eserlerden biri olan bu tablo, iki farklı versiyonda resmedilmiştir. Ayrıca eser, Oryantalist akımının etkisiyle ortaya çıkarılmış olup Osman Hamdi Bey’in saray eğlencelerine dair bir perspektif sunduğu dikkat çeker.
Lale Devri’nde Sadabad eğlencelerinde kaplumbağaların sırtına yanan mumlar yapıştırılarak bahçelere salınmaları sahnesini betimleyen eser, Oryantalist sanat eserleri arasında özgün bir yere sahiptir. Eserde, detayların ve kompozisyonun etkileyiciliği öne çıkar. Kaplumbağa Terbiyecisi, hem yerel hem de uluslararası arenada tanınır ve dünyanın en ünlü tablolar listesinde yerini almıştır.
En ünlü tabloların hikayesi içerisinde özel bir yere sahip olan Adem’in Yaratılışı, Vatikan’daki Sistina Şapeli’nin tavanında yer alır. 1511 yılında ünlü Rönesans ressamı Michelangelo tarafından resmedilen bu eser, insanın yaratılışının hikayesini anlatır.
Eleştirmenler tarafından farklı açılardan yorumlanan tablonun en dikkat çekici bölümü, Tanrı ve Adem’in ellerinin birbirine yaklaştığı noktadır. Bu büyüleyici eser, “Tanrı, Adem’i kendi suretinden yarattı” mesajını çağrıştırırken, Tanrı ile insan arasındaki kopukluğu da çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Adem’in Yaratılışı, gerek teknik gerekse sanatsal derinliğiyle dünyanın en çok bilinen tablolarından biridir.
En ünlü tabloların hikayesi arasında bulunan Atina Okulu, Yunan filozoflar ve matematikçilerin buluştuğu etkileyici bir fresktir. 1509–1511 yılları arasında Raffaello Sanzio tarafından resmedilen bu eser, Vatikan Apostolik Sarayı’nın bir duvarını kaplar. Papa II. Julius’un isteğiyle başlanan çalışma, antik filozofları bir araya getirerek Rönesans döneminin bilgiye olan vurgusunu gözler önüne serer.
Eserde Platon, Aristoteles gibi ünlü isimler resmedilirken, bu şaheserin perspektifi ve detayları izleyenleri hayran bırakır. Raffaello’nun sanatının zirvesini temsil eden Atina Okulu, en ünlü Rönesans tabloları arasında da öne çıkar.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Gustav Klimt’in ünlü eseri The Kiss (Öpücük), şüphesiz ki en ünlü tabloların hikayesi denildiğinde ilk akla gelenlerdendir. 1908 yılında Altın Dönemde yaratılan bu tablo, tuval üzerinde gümüş, altın varak ve platin kullanılarak oluşturulmuştur.
Birbirine sarılmış bir çifti betimleyen bu eser, sevgi, yakınlık ve cinsellik temalarına odaklanır. Belvedere Sarayında sergilenen bu eser, Klimt’in sanatında genel olarak karşılaşılan duygu yüklü bir atmosferi yansıtır. Teknik detayları ve içerdiği sembolizmle sanat tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Önceki yazımıza https://www.tablohane.com/blog/modern-ev-dekorasyonu-icin-tablo-secimi-1189 linkinden ulaşabilirsiniz.
Kanvas Tablolar
Mdf Tablolar
Cam Tablolar
Cam Kesim Tablasi
Ahşap Puzzle
