Kübizm, varlıkların tüm boyutlarıyla ele alınmasını ve dünya üzerindeki küçük olayların, anlamların ya da önemsiz görünen detayların sanata yansıtılmasını amaçlayan soyut bir sanat akımıdır. 20. yüzyılın başlarında Paris’te ortaya çıkmıştır. Kübizm başlangıçta resim ve heykelde etkisini göstermiş, sonrasında ise edebiyat, şiir ve mimaride izleri görülmüştür.
Birinci Dünya Savaşı’nın öncesinde Paris’te gelişmekte olan bir resim akımının da temsilidir. Aynı zamanda temsile bağlı sanat anlayışından sapılarak devrim yapmayı başarabilmiş bir Fransız sanat akımıdır. Bu sayede sanat anlayışında büyük oranda bir değişim sağlamıştır. En ünlü Kübizm temsilcileri İspanyol ressam Pablo Picasso ile Fransız ressam George Braque’tır.
20. yüzyılın başında Empresyonizm, yani İzlenimcilik akımına tepki olarak Kübizm akımıortaya çıkmıştır. Ünlü edebiyatçı ve sanat eleştirmeni Fransız Guillaume Apollinaire’in, George Braque’ın bir tablosuna yapmış olduğu “küçük küpler” benzetmesi sonucunda bu akımın ismi doğmuştur. Resmin küplerden oluşmadığına, yalnızca biçimselliğin yoğun olduğuna vurgu yapan Apollinaire, aynı zamanda söz konusu akımının edebiyattaki temsilcisidir.
Kübizm temsilcilerine göre Empresyonizm’de sanatın konusu, görülen nesnenin o anda kişide bıraktığı etkisidir. Oysa sanatın odak noktası, maddenin ve insanın özü olarak seçilmiştir. Aynı zamanda kübist sanatçılar, gelip geçici olanı ve dış görünüşü sanata konu edindikleri için Empresyonizm temsilcilerini suçlamışlardır. Buna tepki olarak ise varlığı her yönüyle ve ruhla birlikte bir bütün olarak ele almak gerektiğini söylemişlerdir.
Akımın en önemli temsilcileri, ünlerini hiç kaybetmeyen Pablo Picasso ve George Braque’tır. Bu sanatçılar, ilham aldıkları ve eleştirdikleri ressamların yanı sıra kübist çalışmaları ile sanat tarihinde muhteşem bir değişim yaratmışlardır. Sanatta devrim yapmışlar, bu sayede sanata bakış açısını değiştirmişlerdir.
Kendisinden önceki pek çok akıma tepki olarak doğan Kübizm, boyutu esas alır fakat kubist çalışmalara göre soyut denen şey aslında oldukça somuttur. Öyle ki somut olarak sanat eserine aktarılabilir. Konu değil, onun nasıl ele alındığı esas önemli noktadır.
Kübizm örneklerinde biçim olarak geometrik şekiller kullanılmaktadır. Akımın amacı, görünenin aksine varlıkların görünmeyen yanlarının da sanat eserlerinde yansıtılmasıdır. Böylece insanın ruhu, duyguları ve hisleri de resmin konusu olmaktadır; iç dünya da resimde betimlenmiştir. Bu sanat akımında konu parçalarına ayrılır, daha sonra sanatçının hislerine göre geometrik biçimlerde yeniden bir araya getirilir. Renklere bolca yer verilirken esas teknik biçimler üzerinden şekillenir.
Başlangıçta resim ve heykel sanat dallarında Kübizm etkisini göstermeye başlamıştır. Ardından birkaç yıl sonra bu etki, edebiyat alanında da hissedilmiştir. Edebiyatta ise dış dünyadan ziyade iç dünyaya yönelmeyi ve kişinin varlığının her yönüyle işlenmesini sağlamıştır. Konunun her yönüyle ve görünmeyen yüzleriyle ele alınması, konudan daha önemli olmuştur. Edebiyattaki Kübizm örnekleri 1913 yılından sonra görülmeye başlansa da uzun süre etkili olmamıştır. Zamanla etkisini yitirmiş ve yerini başka akımlara bırakmıştır.
Geçtiğimiz yüzyılda resim sanatında çığır açan dâhi ressam Pablo Picasso ve Fransız ressam George Braque, Kübizmin en ünlü temsilcileridir. Fakat bu akımın rüzgârına kapılıp sayısız eser üreten pek çok sanatçı ve ressam bulunmaktadır. Picasso’nun tabloları kadar Cezanne’nin eserleri de oldukça soyut yapıtlardır. Söz konusu sanat akımından etkilenen resim sanatı, günümüzde dahi bu akımın ve sanatçılarının etkisiyle yenilikçi eserler üretmeye devam etmektedir. Ünlü kübist sanatçıları ve hayatlarını aşağıda inceleyebilirsiniz.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Pablo Picasso, 25 Ekim 1881’de İspanya’nın güneyinde dünyaya gelmiştir. Dünyanın en ünlü ressamlarından olup sanat tarihinde de oldukça kalıcı bir yeri bulunmaktadır. Kübizm akımının en bilinen temsilcisidir. Gördüğü Afrika maskeleri, onu bu akıma yakınlaştırmıştır. Söz konusu akım ile bütünleşen ve en çok eser veren sanatçıdır.
Picasso’nun tabloları kendine has çizgiler ve biçimler barındırır. Öyle ki Picasso, bakış açısına önem vermiştir; bir varlığı sadece karşısına geçip görüldüğü hâliyle çizmeyi doğru bulmamıştır. Kendi doğduğu köyü yukarıdan bakar gibi çizerken iç içe geçmiş geometrik şekiller kullanmıştır. Perspektif duygusunu çok iyi bir şekilde eserlerinde kullanmıştır.
Ayrıca Picasso oldukça üretken bir sanatçıdır. 75 senelik sanat hayatı boyunca 13.500 tablo ve 100 binden fazla baskı, 34 bine yakın kitap betimlemesi, 300 heykel ve sayısız seramik çalışmasına hayat vermiştir. Çizdiği kadın resimleri de fazlasıyla üne kavuşmuştur ve dünyanın dört bir yanında sergilenmektedir. Musketeer and Cupid, Guernica, Living Home ve 20-3-69 II gibi en ünlü eserlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.
Salvador Dalí, Sürrealizm akımının önde gelen isimlerinden biri olarak bilinse de, sanat kariyerinin erken dönemlerinde Kübizm'den etkilenmiş ve bu akımı kendi üslubuna uyarlamıştır. Bu etkiler, özellikle “Cubist Self-Portrait” adlı eserinde açıkça görülebilir. 1923 yılında yaptığı bu tablo, Dalí'nin Kübizmle olan ilişkisini ve bu dönemdeki sanatsal arayışlarını ortaya koyar.
“Cubist Self-Portrait” eserinde Dalí, klasik kübist teknikleri kullanarak kendi portresini farklı açılardan ve geometrik şekillerle betimlemiştir. Eserde kullanılan keskin çizgiler, yüzeyi parçalara ayırarak farklı perspektiflerden bakışı mümkün kılar. Renk paletinde ise sıcak tonlar ve geometrik desenler dikkat çeker, bu da tabloya bir dinamizm ve hareket hissi katar.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
1882 yılında Fransa’da dünyaya gözlerini açan Georges Braque, Fovizm ve Kübizm temsilcilerindendir. Ünlü edebiyatçı Guillaume Apollinaire, Georges Braque’ın yaptığı bir resme “küçük küpler” benzetmesinde bulunduğu için bu akımın isim babası olmuştur.
Braque, Picasso ile bir araya gelerek Kubist çalışmalar yapmış ve pek çok sanatçı üzerinde etki bırakmıştır. Aynı zamanda Cezanne’ın manzara tablolarından ilham almıştır.
Resimlerinde üçgen, daire ve piramit gibi çeşitli geometrik şekiller kullanır. Ağaç resimlerinde Fovizm akımından esinlenerek kaba fırça darbeleri kullanır. Viyadük, Meyve Tabağı, Gitarlı Bayan, Keman ve Sürahi tabloları, onun en ünlü eserlerindendir.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Sadece üç renk kullanarak sayısız Kübizm eserleri üreten ilginç ressam Piet Mondrian, 1872 yılında Hollanda’da doğmuştur ve 20. yüzyılın en önemli sanatçıları arasında sayılmaktadır. Kendi tarzını oluşturan Mondrian, üç boyut yerine iki boyutlu eserler üretmeyi tercih etmiş ve manzara resimlerine odaklanmıştır.
Çağdaş günümüz sanatçılarına, tasarımcılara ve hatta bilgisayar programcılarına dahi ilham olmuştur. Genellikle tek tabloda çok az renk kullanmıştır ve dümdüz çizgilerle pek çok eser üretmiştir. Ayrıca renklerden ilham alarak kıyafetler oluşturmuştur ve bu eserleri sanat eseri olarak müzelerde sergilenmektedir. Piet Mondrian’ın en ünlü soyut tablolarına sitemiz üzerinden çeşitli seçeneklerle ulaşabilirsiniz.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Paul Cezanne, 1839 yılında Fransa’da dünyaya gelmiştir. Empresyonist sanatçı, sanat tarihi açısından çok önemli eserler vermenin yanı sıra Kübizm ile de bir köprü oluşturmuştur. Cezanne hem Picasso’ya hem de George Braque’a sanat hayatlarında ilham olmuş bir sanatçıdır. Öyle ki bu iki ressam, bir araya geldikleri zaman Paris’teki bir Cezanne sergisine katılmışlar ve bundan çok etkilenmişlerdir. Hatta Picasso, Cezanne hakkında, “Picasso biz sanatçıların babasıdır,” şeklinde bir cümle dahi kurmuştur.
Picasso her zaman Cezanne’ın sanat çizgisini örnek almış ve sanatına yön verirken bu çizgide hareket etmiştir. Cezanne, doğayı ve çevresini gördüğü hâliyle değil, geometrik şekillerle resimlerine aktarmış ve böylece akımın temsilcilerinin ilham kaynağı olmuştur. Fields at Bellevue, Napoli'de Öğleden Sonra, Üç Armut ve Yıkananlar, onun en ünlü eserlerindendir.
Yukarıdaki görsele tıklayarak ürünümüze ulaşabilirsiniz.
Paul Klee, İsviçreli ressam ve müzisyen bir ailenin çocuğu olarak 1879’da Bern’de dünyaya gelmiştir. İlk başlarda müziğe yönelttiği ilgisi, daha sonra resim sanatına kaymıştır. Genç yaşta dolaştığı pek çok Akdeniz ülkesi ona ilham olmuş ve renklerle tanışıklığını sağlamlaştırmıştır. Bu gezilerden sonra ressam olmaya kesin olarak karar vermiş ve teknik ile renk kullanımını geliştirmiştir.
Paul Klee’nin sanat tarzının sınıflandırılması güçtür çünkü dönem dönem yeni sanat akımlarını kendi aykırı tarzıyla yorumlamıştır. Bu anlamda tabloları arasında Kübizm örnekleri de yer almaktadır. Genel olarak bakıldığında ise soyut tablolarıyla ilgi çekmiştir. Bu sebeple ünlü ve yenilikçi Bauhaus sanat okulunda ders vermek üzere davet edilmiştir. Klee, samimiyet hissini çocuk resimlerinde aramış ve Picasso’ya bu anlamda ilham olmuştur. Klee’nin Polifonik Mimari eserini sitemizden inceleyebilirsiniz.
Önceki yazımıza https://www.tablohane.com/blog/en-iyi-fransiz-ressamlar-1196 linkinden ulaşabilirsiniz.